Gözlerini Getir Öleyim
gözlerini getir, yarı umutsuzluğumun yaprak gibi döküleyim önüne solayım beter olayım gözlerini getir, öleyim… bilmeden çocukca sevildiğini ve bayram sabahınca beklendiğini kafdağı’ndan güneş getirir gibi gözlerini getir getir gözlerini, öleyim… kimsesizim, ilk kez bu kadar suskunum sana söylemiyorum yıldızlara uzanmışım her akşam ve bağlanmış, ve kınanmış ve karşında yitirilmişim ne olur, gözlerini getir ustam; getir gözlerini, öleyim… ben biraz şairim, biraz divane çarmıha gerseler öldüremezler sırrım sazımda değil, yüreğimdedir istersen dost, istersen düşman gibi gözlerini getir ustam; getir gözlerini, öleyim… ben yine kaybettim, görmüyor musun? şafak yangınından yaralı çıktım ve ben ustam; gözlerinle yıkılası bir şiire başladım kaçtıkça sana döndüm ve artık gülü bıraktım, menekşe yaprağını, kitaplarımı, bu şiir bitsin… bana peşini bıraktığım bir hayatı değil, gözlerini getir ustam; getir gözlerini, öleyim... |